1997 yılından beri köpekbalıkları ile ilgili çalışmalar yapan MSKÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Halit Filiz Muğla kıyılarında sıkça görülmeye başlayan köpekbalıklarını anlattı.
Prof. Dr. Halit Filiz, neden kıyılarda daha çok görmeye başlamış olabiliriz sorusuna şöyle cevap verdi:
“Gerçekten de biz uzmanlar tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde devam eden iklim değişikliği de dâhil olmak üzere, çok değişkenli bulmacalar ile uğraşıp anlamlandırmaya çalışıyoruz.
Köpekbalıklarının kıyılara yaklaşmasında iklim değişikliği, köpekbalıklarının uyum yetenekleri, artan insan nüfus ve aktiviteleri ve olumlu anlamda da koruma alanlarındaki başarımız etkili olabilir. Kısaca, denizlerde iklimsel şartlar değiştikçe, balıkların buna uyum sağlaması ve konumlarını (yayılım alanlarını) değiştirmeleri muhtemeldir. Deniz suları ısındıkça, deniz türlerini en olmadık en umulmadık yerlerde de görmeye başlıyoruz. Sıcak ve ılık sular bol besin anlamına gelir. Son zamanlarda kıyı su sıcaklıkları yüksek kaldı. Bu sular klorofil açısından daha zengindir ve bu da yem balıklarını çeken planktonun artışlarına izin verir. Bana iletilen gözlemlerin çoğu kum köpekbalığı, mavi köpekbalığı gibi pelajik türler (hatta onların yavruları) idi. Görüntü olarak korkutucu görünmekle birlikte saldırgan bir davranış içinde olmadıklarını izledik. Bu türler muhtemelen kıyıya yakın bol miktarda yem balığı sürüsünü avlamak için ya da onları izleyerek kıyı sularına girmiş olabilirler. Düşünün, bu yem balıkları, yüzbinlerce (veya milyonlarca) sürü halinde kıyıya oldukça yaklaştıklarında köpekbalıkları onları takip ediyor.
Artan yaz sıcaklıkları ve Covid19 salgını ile insanlar bir yandan sahillere akın ederken, diğer yandan izole olmak adına kendine doğada kalma imkânı buldu. Birçok insan tekne ya da karavan aldı. Dolayısıyla da doğa ile etkileşimi de arttı. Bu gözlemlerin bir kısmını da tekne ile sürekli denizlerde olan insan sayısının artmasına bağlayabiliriz. Köpekbalıkları uyum konusunda yetenekli balıklardır. Yerleşim yerlerinin ışığına ve gürültüsüne uyum sağlıyorlar. Balıkçılar kıyıya yakın yerlerde balıkları ağlarından temizlediği ve ıskarta türleri denize geri attığı için de yaklaşıyor olabilirler. Farklı işletmeler tarafından atılan bu tür balıklar, artıklar da köpek balıklarını sahillere daha da yaklaştırıyor olabilir. Gökova Körfezi Boncuk Koyu kum köpekbalığı için bilinen en ünlü üreme ve beslenme alanı, bu körfezde birkaç aylıktan yetişkin yaşlara kadar olan köpekbalıkları besleniyor ve büyüyor. Yani bir grup genç köpekbalığınız var ve balık kovalamak için etrafta koşuşturuyorlar. Gözlemlerin genelde yavru boyunda köpekbalığı olması da bundan olabilir. Onlar sadece kafaları karışık ve öğrenmeye çalışan yavrular. Keşfetmeye ve besin bulmaya çalışıyorlar. Bunu söylerken yanlış anlaşılmak istemem hatta söylediğim olumlu bir şey. Muğla kıyılarında daha fazla köpek balığı varmış gibi görünmesinin bir başka nedeni deniz koruma alanlarımız ve bunların etkin yönetilmeye başlaması olabilir. Biz insanlar olarak doğaya bir şans verirsek, oldukça dirençlidir.
Sonuç olarak, aslında köpekbalıklarının varlığından korku duymamamız lazım. Eğer denizlerimizde köpekbalıkları var ise, denizlerimizde hayat var demektir. Unutmayalım köpekbalıkları gibi üst avcı gruplar sağlıklı ekosistemlerin gösterge ve teminatlarıdırlar. Denizlerimizi sağlıklı ve temiz tutmak için köpekbalıklarına ihtiyacımız var. Onlar sayesinde bir insan olarak sağlıklı denizlerin tadını çıkartabiliyoruz.”
Dünyadaki köpekbalıklarının dörtte birinin Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesi’nde yer aldığını belirten Filiz; dinozorlardan bile eski olan, korunmaya muhtaç köpekbalıkları ile ilgili verileri bilimsel dünyaya sunmaya ve “öldürmek” yerine “korumak” için çalışmalarına devam ediyor.